RADYO DOST09 ÇEPDE DİNLE


Radyo Hosting Satın Al

0 yorum

 BİZLERİ ULASABİLİRSİNİZ 

WHATSAAPP:05431750160

                                                   Bireysel Radyo Hosting
  • 100 ve üzeri Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 3 GB ve üzeri AutoDJ Alanı
  • Programlanabilir AutoDJ
  • Size özel SSL yayın linki
  • SonicPanel Türkçe Kontrol Paneli
  • Youtube-Facebook Yayın Yapma
  • MP3/AAC+ HD Yayın
  • Shoutcast v1-v2, IceCast Server
 

  • 100 ve üzeri Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 3 GB ve üzeri AutoDJ Alanı
  • Ücretsiz Android Radyo Player
  • Ücretsiz Radyo web sitesi
  • Ücretsiz .Com.Tr domain
  • Ücretsiz Radyo SSL Yayın Linki
  • SonicPanel Türkçe Kontrol Paneli
  • Youtube-Facebook Yayın Yapma
  • MP3/AAC+ HD Yayın
  • Shoutcast v1-v2, IceCast Server
 


  • 100 ve üzeri Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 3 GB ve üzeri AutoDJ Alanı
  • Ücretsiz Radyo web sitesi
  • Ücretsiz .Com.Tr domain
  • Ücretsiz Radyo SSL Yayın Linki
  • SonicPanel Türkçe Kontrol Paneli
  • Youtube-Facebook Yayın Yapma
  • MP3/AAC+ HD Yayın
  • Shoutcast v1-v2, IceCast Server
 

  • 100 ve üzeri Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 3 GB ve üzeri AutoDJ Alanı
  • Ücretsiz Android Radyo Player
  • Ücretsiz Radyo SSL Yayın Linki
  • SonicPanel Türkçe Kontrol Paneli
  • Youtube-Facebook Yayın Yapma
  • MP3/AAC+ HD Yayın
  • Shoutcast v1-v2, IceCast Server
 



  • 100 Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • Size özel SSL Yayın Linki
  • SonicPanel Türkçe Kontrol Paneli
  • Youtube-Facebook Yayın Yapma
  • MP3/AAC+ HD Yayın
  • Shoutcast v1-v2, IceCast Server
  • Responsive HTML5 Player
  • Winamp, MediaPlayer vs. dinleme linki
  • iOS sistemler için radyo dinleme linki
  • Kendi alt alan adınıza link ekleme
  •  

  • 500 Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • Size Özel SSL Hostname Linki
  • SonicPanel Türkçe Kontrol Paneli
  • Youtube-Facebook Yayın Yapma
  • MP3/AAC+ HD Yayın
  • Shoutcast v1-v2, IceCast Server
  • Responsive HTML5 Player
  • Winamp, MediaPlayer vs. dinleme linki
  • iOS sistemler için radyo dinleme linki
 

  • 500MB Disk Alanı
  • 2 GB Trafik
  • 2 MySQL Weritabanı
  • cPanel / DirectAdmin Türkçe
  • Ücretsiz SSL
  • Multi PHP
  • PHP 5.6 / 7.0 / 7.4
  • 10 Adet Subdomain ve E-Posta
  • Avrupa/Türkiye Lokasyon
 


ANDROİT TÜM PAKETLER




Android 100 Paket
  • 100 Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 3 GB MP3 Alanı
  • Android Radyo Uygulama
  • Programlanabilir AutoDJ
  • Https/SSL Yayın Desteği
  • HTML5/AAC+ Player
  • MP3/AAC+ Yayın
  • SonicPanel Türkçe
  • Shoutcast v1-v2 veya IceCast Server
Android 250 Paket

  • 250 Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 5 GB MP3 Alanı
  • Android Radyo Uygulama
  • Programlanabilir AutoDJ
  • Https/SSL Yayın Desteği
  • HTML5/AAC+ Player
  • MP3/AAC+ Yayın
  • SonicPanel Türkçe
  • Shoutcast v1-v2 veya IceCast Server
Android 500 Paket
  • 500 Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 7 GB MP3 Alanı
  • Android Radyo Uygulama
  • Programlanabilir AutoDJ
  • Https/SSL Yayın Desteği
  • HTML5/AAC+ Player
  • MP3/AAC+ Yayın
  • SonicPanel Türkçe
  • Shoutcast v1-v2 veya IceCast Server
Android 1.000 Paket
  • 1.000 Dinleyici
  • 128 Kbit Kalite
  • 10 GB MP3 Alanı
  • Android Radyo Uygulama
  • Programlanabilir AutoDJ
  • Https/SSL Yayın Desteği
  • HTML5/AAC+ Player
  • MP3/AAC+ Yayın
  • SonicPanel Türkçe
  • Shoutcast v1-v2 veya IceCast Server

BİZLERİ ULASABİLİRSİNİZ 

WHATSAAPP:05431750160


Dügün Tv Aydin Çine

0 yorum

MERHABA SEVGİLİ DOSTLAR BİZ 2009 YILINDAN BU YANA İNTERNET NET ÜZERİNDEN YAYIN YAPAN DÜGÜN TV AYDIN ÇİNE,DE YAYIN YAPAN NET TV TELEVİZYONUDUR:

DÜGÜNÜNÜZÜ VE REKLAMINIZI YAYINLAMAK İSDERSENİZ BİZİ whatsapp,DAN ULAŞMANIZ YETERLİ,

WHATSAAPP:05431750160


 

Zırve organizasyon AYDIN ÇİNE

0 yorum

DÜGÜN CEMİYET HAYIR GARSON TEMİN EDİLİR Zırve organizasyon ÇİNE:05345602384

                        Madran Yaylası Zirve'de.

                                  SİZ DEGERLİ MÜŞTERİLERİMİZE BEKLERİZ








ARABESK YETMEZ DAMAR OLSUN DEDİK YIL 2010 DEVAM

0 yorum


2020 Türkçe Rap Şarkılar Listesi

0 yorum



Anıl Piyancı - Aklımı Kaçırdım
Bedo Ft. Ati242 - Kural
BEGE & Jako - Işıklarım Ol
Bossy - Bu Gece Kafam Olsun
Cem Adrian Ft. Şanışer - Yeniden Şarkı
Ceza - Yeni Mesaj
Contra - Kıvılcım
Çağla feat. Yener Çevik - Çelik Yelek
Decrat - Düşüyorum Bak
Defkhan - Alamanya
Defkhan feat. Melo - Yağ Yağmur
Dr. Fuchs - Durmam (feat. Sir-Dav & Zaman)
Ece Ronay - Şiki Şiki
Emir Can İğrek & Patron - Darbe
Gazapizm - Unutulacak Dünler
Grogi feat. Ceg & Tankurt Manas - Bu Gece Bizim
Heijan feat. Muti - Hokkabazlar
Keişan x Redo - Yakala
Killa Hakan ft. Khontkar - Bang Bang
Kurşun - Başımda Belalar
Lil Zey – Heveslenmem
Metth ft. Kaan Boşnak - Bu Sefer Başka
Murda & SFB - Napiyon Lan
Murda - Rüya ft. Ronnie Flex
Murda - Pahalı
Muşta - Benim Zararım Kendime
Patron & Sagopa Kajmer - Siyah
Patron - Nefret
Patron – WhatsApp
Reynmen - Aykız
Seçkin Türk feat. Mert Şenel - Gri
Sehabe - Yangın Var
Sefo - Nerdeyim
Server Uraz - Alley Alley
Server Uraz - Yokuşlarında (feat. Kanat)
Sura İskenderli - Dinle
Taladro - Sır
Tankurt Manas - Uçuyorum
Teg Stug - Yürü Yolu (feat. Sansar Salvo)
Tuğrul Bektaş - Öfkem Kabahat
Velet - Salına Salına
Yeis Sensura - Terzi Mehmet 2
Yunus Emre - Dayan ft. Frekans

YÜSSÜZLÜK VE TERBİYESİZLİK ZENGİN AYAĞI YAPAN MAHLUK VE KUMARBAZ çorbacı PİSLİK

0 yorum

YÜSSÜZLÜK VE TERBİYESİZLİK ZENGİN AYAĞI YAPAN MAHLUK VE KUMARBAZ çorbacı PİSLİK birgin sabahleyin saat 10 gibi çorbacıya corba içmeye gitdim vardımda çorba kalmamışdı ve hayırlı işler degip döndüm geriye ertesi bir kaç gün sonra sabah tekrar gitdigimde hayırlı işler degip aynı çorbacıya gitdim abi bi ayakpaca alabilirmiyim dedim sana corba corba yok dedi beni kızdırdın döndün gitdin dedi bana bu çorbaçı kumarbazı tabi ooo günde aynı şekilde ayakpaca işdemişdim ve bu kişiyi ben yılardır seven onu müşderi ceken birigim cok sevdigim bir kişiydi tabi bende 12 yaşindan beri esnafım ve bu çorbaçı bozuntusu o esnaf ben esnaf o mu haklı benmi haklıyım arkadaşlar..bir adam zengin oldunda götü kalkmış biri bu pislik kumarbaz corbacı,,,

Yalan Değilse

0 yorum

Yalan Değilse

Padişah bir gün, “Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş.

Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;

– “Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü”.

-“Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..”

– “Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..”

– “Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..”

– “Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!”

“Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir”.


Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir adam gelmiş;

– “Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim.

– “Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..” şaşkın bakışlar altında adam ödülünü alıp yoluna devam eder

OKUYUNCA ÇOK ETKİLENECEKSİNİZ

0 yorum

OKUYUNCA ÇOK ETKİLENECEKSİNİZ

Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı,
"Biraz bekleyeceksin hocam," dedi. "İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum."
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selam verdikten sonra, fırıncının tezgahına yaklaşarak,
"Ekmeklerimi alayım," dedi. "Benim ikizler acıkmıştır."
Fırıncı, adamın kendesine uzattığı torbayı alarak tezgahın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden dört-beş tane çıkardı.
Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgahın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu.
Fısıltı şeklinde fırıncıya sordum. Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak ya!..
"Bayat ekmekleri kendisi istiyor." dedi fırıncı. "Çok fakir olduğundan, ona yarı fiyatına veriyorum."
"Kim bu adam?" diye sordum.
"Kore gazilerinden " dedi. "Oğluyla gelini bir trafik kazasında vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşla."
Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum.
"Aradaki farkı ben vereyim," dedim. "Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler.
" Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahın altına koydu.
"Çok şanslısın hacı amca," dedi. Çocuklar için sana bugün pasta gibi ekmek vereceğim."
Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırırken. "Allah, senden razı olsun evladım" dedi.
"Bugün onların doğum günü olduğunu nereden biliyordun?"

PAYLAŞALIM HERKES OKUSUN

Otobüse binmiş sıcaktan bunalmış

0 yorum

Otobüse binmiş sıcaktan bunalmış halde otobüsün kalkmasını bekliyorum. Otobüs kaçacak diye su almayı unutmuşum ve dilim damağıma yapışmış.
Bir delikanlı girdi 10 12 yaşlarda otobüsün kapısından üstü başı pejmürde pasaklı elinde kendisinin yarı boylarında 24 lü su kolisi...
Su isteyen var mı diye sordu ?
Ver Bi tane delikanlı dedim. O getirirken cüzdanı kurcaladım ufaklığım kalmamış. Beş lira verdim alnından akan hakikaten toplumun yüzde doksanının unuttuğu alın terini sildi ufak Ada'm. Ve elini cebine attı onunda iki lira ufaklığı varmış. Tamam dedim delikanlı kalsın beş lira.
Yok Dedi gidip bozdurup geliyorum hemen. Dedim o Zaman ver o iki kirayı gerisi kalsın.
Oda olmaz Dedi su 1 lira.
Tamam dedim borcun olsun bana. Ben borçlanmam dedi. İlla biri borçlanacaksa al suyu sen borçlan.
Tamam dedim kızma hadi al parayı o Zaman bozdur gel.
Yok Dedi ya otobüs gitmiş olursa tut sen bu parayı ben kendi paramdan bozdurup geliyorum. Dedim ya giderse otobüs ben ne yapacağım o Zaman.
Senin paran bende kalsa ben senin gibi birine veremem. Ama sokakta benim gibi su satan çocuk çok! Sen bana veremezsen onlardan birine verirsin hepimizin kaderi aynı bizim sonuçta.
Gözlerim dolu dolu baktım beş lira elimde..
Ve gitti bozdurdu geldi dört liramı verdi bana başını okşadım. Kaç su satıyorsun Bi günde dedim 200 kadar Normalde Dedi ama bu gün daha senle siftah yaptım. o niye dedim.
Suyum bitmişti almaya gidecektim baktım cuma vakti gelmiş cumayı kıldım su aldım geldim ancak.
Peki dedim bu gün kazandığın yetecek mi sana ?
Ve bizim bolluk içinde unuttuğumuz hatırlamadığımız bir cümleyi kurdu
" AZIN BEREKETİ OLURMUŞ " babam öyle derdi...
Baban nerede dedim ?
" ŞEHİT oldu. ŞEHİT OĞLUYUM ben " dedi..
Ben ağlıyordum otobüs bize bakıyordu. Derken şöför geldi ve " eyvallah " dedi ufak Ada'm. Dedim bana Dua edermisin ?.
"tamam ama sende bana anneme ve kardeşime edeceksin. Hasta olmayalım ve her gün tok güvende uyuyalım diye..."
Peki dedim söz..
- Bu dört lirayı bir ömür saklayıp her israfımda bakıp vazgeçeceğim inşallah..
Ben bu gün hayat dersi aldım, hemde en hasından..

BERAT'INI ALAN ADAMIN MUHTEŞEM HİKAYESİ

0 yorum

BERAT'INI ALAN ADAMIN MUHTEŞEM HİKAYESİ

Eski zamanların birinde saf mı saf temiz mi nn, her şeye ve herkese kanan bir adam yaşarmış. Tüm muradı insanlara hizmet edip Rabbinin rızasını kazanmakmış. Fakat bazı kendini bilmez insanlar, onun bu saflığından yararlanıp, ona kötü şakalar yaparlar, üzerlermiş.
Gel zaman git zaman, bu saf adamın köyünden bir grup insan umre ziyareti yapmaya karar verirler. Giderlerken bu adamcağızı da yanlarında götürmeye karar verirler.
“Yolda biraz takılırız, zaman geçiririz.” diye.
Nihayet uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra yüce ALLAH’ın evi Beytullah tüm heybetiyle görünmüş. Müslümanlar ve bizim iyilik timsali saf adamımız, heyecan ve sevinçle ona koşmuş ve umre vazifelerini yerine getirmişler.
Yaklaşık on gün burada ibadet ve taatla meşgul olan kafile artık toparlanıyormuş.
Şimdi Resûlullah’a varma zamanı gelmişti.
Nur şehir Medine’ye gitmek için yola koyulmuşlardı.
Mekke’den bir mil mesafe ayrılmışlardı ki, içlerinden biri çantasından birtakım kâğıtlar çıkarmış, acele ile arkadaşlarına dağıtmaya başlamış.
“Bu nedir?” diyenlere:
-”Susun, sessiz olun. Bizim saf adam duymasın, ona müthiş bir oyun hazırladım.” demiş.
Kafilede olan herkese dağıtmış.
O kâğıtlardan sadece saf adama vermemiş.
Arkadaşları dayanamamış, “çabuk anlat, oyunun nedir?” demişler.
Adam:
-”Bakın, birazdan saf adam gelecek. Bizlere ellerimizdeki kâğıtların ne olduğunu soracak.”
-”Eee, biz ne diyeceğiz?” diye atılmış arkadaşları.
-”Diyeceğiz ki, bu kâğıtlar bize cennetten gelmiştir. Umre ziyaretimizi kabul eden ALLAH, bizlere beraatlarımızı gönderdi.” diyeceğiz.
Arkadaşlarından bazıları:
-”Fakat bu çok ağır bir şaka.” dedilerse de bu işi yapmaya karar verdiler.
Biraz sonra saf adam yanlarına gelmişti. Birde ne görsün, herkesin elinde birtakım kağıtlar, onu öpüp kokluyorlar.
Dayanamadı:
-”Ey benim arkadaşlarım! Nedir o elinizdeki öpüp kokladığınız kâğıtlar?” diye sordu.
Hepsi birbirlerine kaş göz edip gülüşmüşlerdi.
Bu oyunu hazırlayan zat ona:
-”Aaa, senin bu kâğıtlardan haberin yok mu?”
-”Hayır, yok.”
-”Ama nasıl olur, bak, hepimize gönderildi bundan.”
-”Fakat anlamıyorum, nedir onlar? Kim gönderdi?”
-”Kim olacak, umremizi ve ibadetlerimizi beğenip kabul eden ALLAH gönderdi.”
Saf adam âdeta beyninden vurulmuştu.
Son baharda yaprakları dökülüp en ufak bir rüzgârda titreyen bir gül ağacı yaprağı gibiydi. Dudakları:
-”Rabbim! Rabbim! diye kıpırdıyordu.
Aniden yönünü Mekke’ye çevirdi.
Kâbe karşısındaydı; birden olanca kuvvetiyle koşmaya başladı.
Arkadaşlarının
-”Dur, gitme! şaka yaptık.” sözlerini duymuyordu bile.
Onun gönlü yanmıştı, hem de nasıl bir yangın? Belki Nil nehri oraya aksa, söndüremeyecekti. Düşüyor, kalkıyor, ağlıyordu. Sonunda kavuşmuştu Beytullah’a. Ona öyle bir sarıldı ki, gözyaşlarını, Kâbe’nin örtüsü içine çekiyordu. Kalbini âlemlerin Rabbi olan ALLAH’a bağlamış haykırıyordu:
-”Ey yüceler yücesi ALLAH’ım! Ey benim Rabbim!
Niye benim beraatımı vermedin, ne kusur ettim?
ALLAH’ım! Arkadaşlarım öyle mutlu ve sevinçli, ben böyle boynu bükük yetim kaldım.
Rabbim! Sana yalvarıyorum! Benim de beratımı ver. Ne olur ALLAH’ım, beratımı ver!”
O, böyle yalvarırken, kafasına bir şeyin değip yere düştüğünü hissetti. Bir de ne görsün, arkadaşlarının ellerindeki kâğıtlardan çok daha güzel bir kâğıt. Hemen aldı, sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen kalktı kafilesine doğru koşmaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu:
-”Aldım! Aldım! Ben de beratımı aldım!?”
Arkadaşlarının hepsi şaşırmıştı.
Adam yanlarına gelince, hemen elindeki kağıdı aldılar.
O da neydi? Bu kâğıt nasıl da güzel kokuyordu! Hayatlarında hiç bu kadar güzel bir koku koklamamışlardı. üstelik çok garip harika desenli bir kâğıttı.
Şimdi hepsi telaşlanmışlardı, işin içinde bir iş vardı.
Hiç vakit kaybetmeden hemen Mekke’ye döndüler ve o devrin büyük âlimi bir büyük zata gittiler.
Kâğıdı ona verdiler.
O âlim zat kâğıdı eline alır almaz, ayağa kalktı.
-”SübhanALLAH! Bu cennet kokusudur.” dedi. Kâğıdı açınca hayret ve dehşeti arttı:
-”Bu,” dedi, “bu bir berattır. Falan adama yazılmıştır. Hem de nur mürekkeple yazılmıştır.”
Hepsi donmuşlardı. Kimileri hüngür hüngür ağlıyordu. Âlim o saf adamı kucaklamış sakallarından, yüzünden, ellerinden öpüyordu.-”Ne olur bana dua et!” diye rica ediyordu.

BİR PİRİNÇ TANESİ

0 yorum

BİR PİRİNÇ TANESİ ... ( ! )

Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor…. Çocukluk işte
‘aman babaanne’ dedim. ‘Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?’
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle doğruldu.
‘Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun ‘ dedi. ‘Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru alın teri emeği çilesi var biliyor musun?’
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain’in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.
İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri göz nuru el emeği vardır diyordu.
On dokuz yıl evveldi. Stockholm’e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin traş olmak için lavaboya gittiğimde aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
Lütfen diyordu traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu varoraya bırakın.Bir tek jiletle dahi olsa İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.
Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde ‘İsveç çeliğinden yapılmıştır’ diye yazardı.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İsviçre’de zaman zaman belli periyotlarda radyolar televizyonlar bir haberi duyurur.
Şu tarihte su saatte adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız ilgilenmediğiniz kullanmadığınız ne kadar kitapdergi gazete varsa kâğıtambalajkutu varsa velev kibir ilaç prospektüsü dahi olsa kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.
Japonlar son derece sade basit yalın mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar.
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.
Dediklerini yapar en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak.
Gerekmediği halde elektriği yakmakla Suyu kapamadan boş yere akıtmakta Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla Yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
Hayat çok ince akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu . . .
Maddi durumumuz ne olursa olsun ister zengin olalım ister fakir hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.
Bunda parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır....

Amerika'da 22 no'lu karayolunda,

0 yorum

Amerika'da 22 no'lu karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş. Bu aracı radarla incelemiş ve minimum 50 km. ile gidilmesi gereken yolda bu aracın tam 22 km./saatle gittiğini fark etmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş. Ve aracın peşinden gidip aracı durdurmuş, birde ne görsün.
Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze. Ve yanındada çok korkmuş bir köpek var. Polisi görünce yaşlı sürücü:
Polis bey çok mu hızlı gidiyordum? Diye endişe ile sormuş.
Polis demiş ki;
hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz Ve bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km.hızla gidiyorsunuz.
Yaşlı teyze:
Ama, otoyolun girişinde 22 yazıyordu ve bende bu hıza uymak istedim!
Polis:
Teyzeciğim,
o 22 otoyolun numarası. Bu yolda min. 50 km hızla gitmelisiniz.
Kadın tamam, bundan sonra hızlanacağım demiş.
Polis tam kendi arabasına giderken, gözü yine yanda oturan, korkmuş köpeğe kaymış. Ve sormaya karar vermiş sürücüye.
Teyzeciğim bir şey sorabilir miyim? Bu yanında oturan köpeğin nesi var? Çok korkmuş gözüküyor, sanki dilini yutmuş gibi!
Kadın şöyle cevap vermiş:
"valla bende anlamadım, 250 no'lu karayolundan çıktıktan beri böyle..

17 Ağustos'ta yaşanmış acı bir hikaye.

0 yorum

17 Ağustos'ta yaşanmış acı bir hikaye...

Depremin üzerinden 18 yıl geçti ancak yüreklerde açtığı yara hala kapanmadı. Belki de hiç kapanmayacak.
İzmit Gölcük'ta hayatının baharında bir genç kız olan Betül Kaval'ın bizimle paylaştığı acı hikayesini dinleyeceğiz. Kaybettikleri, geriye dönüp baktığında bulamadıkları ve acıyla hatırladığı sevdikleri depremi yaşan herkesin içerisinde kendisinden bir parça bulacağı bir hikaye aslında. Depremin derin izlerini 18 yıl sonra yeniden hatırladık. 17 ağustos depreminde sevdiklerini kaybedenlere metanet dileyerek Betül hanımın yazısını paylaşıyoruz:

Evimiz İzmit 60 evlerde deniz kenarinda gÖlcük donanmayla karşılıklıydı. Donanma devir teslim töreninden sebep bol havai fişekli aşırı sesli bir geceydi. Sıcaktan zaten bunalmıştık. Depremden bir hafta öncesine kadar evde yalnız teyzemin kızı Nesrin'le kalıyorduk. Evde verdiğimiz partiler gelen giden arkadaşlar kahkahalar inanılmaz keyifliydi. Deprem sabahı bizim teyzemlerin tatile gittiğini sanmamız, iyilerdir diye düşünmek sonrasında büyük kızının evinde göçük altında olduklarının haberi Nesrin'in göçükte bulunamayıp buz pateni sahasında gunler sonra cesedinin bulunması.. Depremden birkac saat sonra gün ışıdığında bütün marketlerin yağmalanmış olması, yan apartmandaki Halit abi ve Ayten ablanın 4 cocuğunu birden göçükte kaybetmelerini izlemek en küçük kızının ağlayarak ve aç olarak uyuttuğunu cocuğum aç öldü keşke yemek yedirseydim diye dövünmerini izlemek ve malesef teselliden başka hiç birşey yapamamak, bir kilim üzerinde günlerce sabahlamak, zamanı geriye almanın bir yolu olsaydı keşke diye düşünmek, üzüntüler, kırgınlıklar, kavgalar hepsinin boş gelmesi.
Bizim hayatlarımız depremden önce ve depremden sonra diye ikiye ayrıldı o gece. Asıl hayatımız depremden sonra başladı hepimizde derin izler bıraktı korkular kaldı içimizde. Ancak orada o korkuyu o acıyı yaşayan bilebilir anlayabilir gerçekten.
Tüpraş'ın patlama tehlikesiyle bizi ordan çıkartmaları mahşer yerinden farksızdı yol kenarında bulduğum yağlı paslı bir montu üzerime giydiğimi hatırlıyorum. O gün o dakika aslında kıyafetin gösterişin onun bunun hiçbir değerinin öneminin olmadığını anladım. 3 gün önce birlikte ağlayıp güldüğüm kardeş gibi olduğum teyzemin kızı ve birçok arkadaşım yoktu işte cenazeleri bile olamadı. Kıbrıs'ta okuyordu birlikte Kıbrıs'a gidicektik güya.... Bütün hayaller 45 saniyede çöp olup gitti.
Böyle üzer gider... Allah bir daha yaşatmason inşallah. Kimseyi sevdiklerinden ayırmasın o şekilde...

 


 
  • fotoahmetine © 2018 wepsayfa fotoahmetine fotoahmetine fotoahmetine